Ses bir ki, ses...

   Sesli okumayı beceremiyorum. Şiir de, düz yazı da... Beni dinleyen birisi bir süre sonra sıkılmaya ve esnemeye başlıyor. Şiir okumak özellikle... Kesinlikle bir yetenek, bende olmayan. Sevgiliye şiir okusam sıkarım, benle ilişki yaşama konusunda düşünür, o derece. 

   Sesim çirkin zaten. Hiç öyle karizmatik bir sesim yok. Netekim bir araçla kendi sesimi kaydetsem ve sonra dinlesem, üç gün konuşasım gelmiyor. Hı .mınağğğğ sesimi soluğumu... Neyse küfretmiycem! 

   Bununla ilgili bir teorim de var hatta. Bu teorime göre; insan kendi sesini diğer insanların duyduğundan farklı duyuyor. Ses kayıt cihazında duyduğu zaman içerde duyduğu sesten farklı olduğu için, kendi sesine yabancılaşıyor ve garipsiyor. Ne kadar garip, kendi sesim değilmiş gibi dediğinde: "Yok yieeağğ! Senin sesin işte! Asıl benimkine bak!" tepkisiyle karşılaşabiliyor.

  Bunlara rağmen birisi vardı, sesimi çok beğendiğini söyleyen. Şiir okumalıymışım ona. Sıkılırsın, dedim. Sen sadece yazdıklarımı oku, dinleme benden bişey. İkna edemedim. Hala okumam konusunda ısrarcı. Başına geleceklerden habersiz, eğer okursam haberi yok. Ona bu kötülüğü yapamam. 

Ses bir ki, ses... Ses bir ki, ses... Reviewed by Bu saatte nerden geldiyse on Cumartesi, Şubat 06, 2016 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.