The Decameron
Fragmanını görüp ilginç bulduğum, kafamı dağıtmak için öylesine açtığım Netflix'in "The Decameron" yapımını izlemediyseniz şiddetle tavsiye ederim. Dizi, beklentilerimin çok üzerinde çıktı.
Olaylar, milletin kara vebadan kırıldığı, her ne kadar ölüm zengin ile fakiri eşit kılsa da; zenginin malvarlığı ve çocukça kaprisleri ile fakirin sefilliği arasında uçurumların olduğu 1348 yılı Floransa'sında cereyan ediyor. Bu uçurumu da sonuna kadar kaliteli bir şekilde yansıtmayı başarıyor.
Trajikomik olayları çok akıcı ve sıkmadan paylaşan, yer yer kahkaha attıran ama bunun yanında yürek burkan bu hikayede, beni asıl etkileyen, son dönemlerde içinde bulunduğum ruh halimden olsa gerek Panfilo ve Neifile ikilisinin ilişkileri oldu.
(Bundan sonrası spoiler içerir!!!)
Panfilo eşcinsel bir erkek olup heteroseksüel Neifile ile bir evlilik yapmıştır. Kocasının yöneliminden dolayı her gece kardeş kardeş yatan ikili, dizideki seks ikonası Dioneo'yu arzulamaktadır. Neifile hormonlarını bastırmaya çalışmakta ve çareyi kendisini Tanrı'ya ve dine adamakta bulmuş ve Tanrı'ya kendisine bir işaret göndermesi talebinde bulunmaktadır. Gelişen olaylar neticesinde Villa Santa'ya bir grup haydut gelir ve villada günlerini geçiren karakterlerimizi kapı dışarı ederken, Neifile daha fazla bedenine söz geçiremeyip kalır ve haydutların lideri ile bir gece geçirir. Onu kurtarmaya gelen eşi Panfilo ise; seviştikleri sahnede karısının gerçekten bundan hoşlandığını, buna ihtiyacı olduğunu ve isteyerek kaldığını anlayıp üzüntüyle geri döner. Ancak kader ağlarını örer ve haydutların getirdiği hayat kadınlarından birinde veba olması neticesinde Neifile hariç herkes sabaha varamadan ölür. Neifile ise vebaya yakalanmıştır. O da çok geçmeden ölür. Bundan sonrası Panfilo için evlilikten kurtuluş ve bir nevi özgürlük gibi gözükse de, aslında Panfilo'nun Neifile'yi gerçekten sevdiği anlaşılır. Sevgisi şehvete dayanmasa da arkadaşça/kardeşçe bir sevgidir ve oldukça derindir. Panfilo'nun çaresizliğine ve sevgisine üzülürken, Neifile'nin ihtiyaçlarını başka yerlerde aramasını derin bir şekilde hissettim. (Neifile'nin yoldan çıktım deyip sürekli duaya durduğu sahneler gerçekten çok komikti.)
Kaderin bazen çok ilginç bir espri anlayışı olduğunu düşünüyorum. Umulmadık zaman ve umulmadık yerde hayatını "Şak!" diye sana izletiveriyor. Sanırım bu ikilinin ilişkisinin beni bu denli etkilemesinin sebebi hayatıma benzerliği oldu. Başlangıçta "Yok canım ya! Ne sevgisi!" dediğim insana karşı, şu anda bu denli öfke ve kırgınlık hissetmemin sebebinin başka bir açıklamasını bulamıyorum zira. Bu ikiliye, başka durumda olsa belki gülüp geçecekken, şimdi hayatımı yansıtması bakımından fazlaca kıymet verdim.
2 yorum:
Çok merak ettim. İlk fırsatta izleyeceğim:)))
Ben baya eğlenmiştim. Umarım beğenirsin:)
Yorum Gönder